Alerjik bronşit, bu rahatsızlık tıpta alerjik bünyeli kişilerde yaşanan soluk borusunun aşırı duyarlılığıdır. Solunan havanın içinde bulunan oksijenin akciğerlerdeki hava keseciklerine ulaşmasını sağlayan soluk boruları özel bir döşemeyle kaplıdır. Bu mukoza tabakası her gün çok sayıda dış ortamlardaki mikroplarla, tozlarla ve vücut yapısına uygun olmayan maddelerle temas eder. Burası vücuda zararlı olacak etkenleri tanıyan, bildiren ve temizleyen bir bölgedir. Bazı kişilerde genetik olarak, soluk borusu bu yabancı etkenlere karşı gerektiğinden fazla tepki verir. Bu tepki sırasında soluk borusundaki kaslar kasılır, salgıların miktarında artış olur, damarlardan sıvılar sızarak dokuların şişmesi sonucunda hava yolu daralır ve nefes alma zorluğu gelişir. Solunum zorluğu ani ısı değişimleri, hava kirliliği, sis, sigara dumanı, aşırı egzersiz gibi etkenlerden oluşabileceği gibi, alerjik yapılı kişilerde alerjenlerden kaynaklanabilir.

Hastalarda soluk borusunda kasılma, şişme, bol miktarda yapışkan salgı nedeniyle hava geçişinin zorlaşmasından nefes darlığı, sık aralıklarla soluma, hırıltılı solunum, ağız kenarında morarma ve karın ağrısı gibi belirtiler olabilir. Bu belirtiler genellikle viral solunum yolu enfeksiyonlarında ya da efor harcanan dönemlerde ortaya çıkar. Çocuklarda yaşanan alerjik bronşit aileden geçen genlerin etkisiyle oluşabilir. Bunlar daha erken belirti vermektedir. Çocuğun okul öncesi dönemde sıkça üst solunum yolu enfeksiyonu ya da kulak enfeksiyonu, koşma, gülme, ağlama gibi reflekslerde öksürük nöbetleri, balgam ve kusma olması, grip ve nezle gibi rahatsızlıkların göğse etki etmesi durumunda alerjik bronşit açısından çocukların incelenmesi gerekir. Bebeklerde de bronşit belirtileri oluşabilir. Ancak doğumdan sonraki ilk bir ay içinde solunum sorunları gelişirse, doğuştan gelen hastalıklar düşünülmelidir. İki aydan sonra oluşan sorunlarda alerjik bronşit akla gelmelidir. Yetişkinlerde oluşan aşırı duyarlılık halinde bu durum astım olarak tanımlanabilir. Bunlar kendiliğinden geçmeyeceğinden, mutlaka tedavi edilmelidir. Solunum borusunda oluşan aşırı duyarlılık solunum testiyle belirlenebilir. Yapılan teste göre değerlerin %80 in altında olması halinde tedavi uygulanmalıdır. Kullanılacak nefes açıcı ilaçlar yardımıyla, değerlerin %12'den fazla arttırılması tanı koymak için yeterlidir. Ayrıca yapılacak kan testleri ve cilt testleriyle kişinin alerjik yapıda olup olmadığı belirlenebilir.

Hastalara uygulanacak tedavi hastalığın sıklığına ve şiddetine göre değişir. Nefes açıcı ve ani rahatlama sağlayıcı ilaçlar soluk borusundaki duyarlılığı ortadan kaldırır. Ancak rahatlatıcı ilaçların devamlı kullanılmaması gerekir. Bunlara devamlı olarak ihtiyaç duymak, uygulanan tedavinin yetersiz olduğunu anlatır. Tedavide solunum yolundan alınan ilaçlar tercih edilmektedir. Ağızdan alınan ilaçların vücuda yayılımı olacağından, başka organlarda istenmeyen etkiler oluşabilir. Ayrıca solunum yolundan alınan ilaçların vücuttaki etki süresi daha kısa olur. Hastalığın etkileri tedavi uygulanmadığında, kendiliğinden geçmez. Özellikle çocuklarda tedavi edilmeyen sorunlar okulda başarısızlığa, iştahsızlık, uykusuzluk, kilo kaybı gibi etkiler yapar.